Gazi Osman Paşa
Türk tarihinin altın sayfalarından birini yazan, 93 Harbi'nin (1877–1878) büyük kumandanı, 19. yüzyılda Türklerin yetiştirdiği büyük askeri deha ve devlet adamı Gazi Osman Paşa 1832 yılında Tokat'ta doğdu. Asıl adı Osman Nuri'dir. Çocukluğunun ilk yıllarını Tokat’ta geçirirken İstanbul’da çalışan babasının yanına taşınarak ilköğrenimine burada başladı. 1852 yılında Teğmen (mülazım-ı sani) rütbesiyle Harbiye'den mezun oldu.
İlk harp tecrübelerini, Kırım Harbi sırasında (1853–1856) kazanan Osman Paşa yüzbaşılığa, bu harpten sonra da, İstanbul'da Erkan-ı Harbiye Dairesi'ndeki titiz çalışmasından dolayı Kolağası rütbesine (1857) terfi etti. Bundan sonra onu Anadolu'nun haritasını yapmakla görevlendirilen bir heyette (1858), ve Hassa Ordusu'nun çeşitli taburlarında görev aldı. Bu arada rütbesi de Binbaşılığa yükseldi.
Bu dönemde imparatorluğun her yanında isyanlar birbirini takip etmektedir. Cebelilübnan'daki isyanı bastırdıktan sonra, 1866'da, taburuyla birlikte Girit'e geçen Osman Paşa buradaki isyancılara karşı yürüttüğü mücadeleden dolayı Albay (Miralay), 1868'de Yemende çıkan isyanlarda gösterdiği başarıdan dolayı da Tuğgeneral (Mirliva) rütbesine yükseldi. 1873 yılında da Karadağ ve Sırbistan sınırlarındaki Yenipazar tümeni komutanlığına tayin edilen Osman Paşa'ya buradaki isyanları bastırmadaki çalışmaları ve askeri eğitimdeki yetenekleri sebebi ile Tümgeneral (Ferik) rütbesi verildi. Daha sonra İstanbul, Arnavutluk, Bosna, Erzurum ve Niş'de çeşitli askeri görevlerde bulundu. Vidin komutanlığı yaptığı sırada Ruslar tarafından yönetilen Sırpları kesin bir yenilgiye uğrattı (7 Ağustos 1876). Bu başarılarından dolayı Mareşalliğe (Müşir) yükseldi.
Gazi Osman Paşa'yı unutulmaz yapan ve ününü dünyaya duyuran hiç şüphesiz 1877–1878 Osmanlı-Rus savaşının Plevne cephesinde göstermiş olduğu olağanüstü başarılarıdır. Bu cephede kendi kuvvetlerinden kat kat üstün olan düşman kuvvetlerine karşı harp okullarında ders olarak okutulan savunmalarda bulundu. Balkanlarda egemenlik kurmak isteyen Rusya 24 Nisan 1877'de Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etti. Rus orduları Tuna üzerinden balkanlara doğru inmeye başladı. Rusların Bulgaristan'ı işgal etmeleri üzerine Gazi Osman Paşa, Bulgaristan yollarının bir kavşağı olan Plevne'yi Ruslardan önce elde etmek üzere kuvvetleriyle yaya olarak harekete geçti. Dünyada benzerine az rastlanır bir süratle Plevne'ye girdi. Dünya tarihinde ilk defa olmak üzere Plevne'nin etrafına boy siperleri açtırdı. Bu siperler tabya usulünde ilk keşifti. Topçularını ve kuvvetlerini yerin altına aldı. Ruslar ise meydanda savaşıyordu. Ruslara çok büyük kayıplar verdirildi. Osman Paşa ve askerlerinin kahramanlıkları bütün dünyada geniş yankı uyandırdı. İkinci Plevne zaferi üzerine Sultan II. Abdülhamid tarafından Gazilik unvanı ve bir adet Nişan-ı Osmanî verildi. Rusların bütün teslim tekliflerini reddeden Gazi Osman Paşa, kışın bastırması, geriden yardım alamayan Plevne'de yiyecek, ilaç gibi her türlü maddenin tükenmesi ve açlıktan askerlerin ölmeye başlaması üzerine bir huruç harekâtıyla (10 Aralık 1877) muhasaradan kurtulma teşebbüsünde bulundu. Fakat harekât sırasında yaralandığı için teslim olmak zorunda kaldı. Gösterdiği kahramanlık düşmanları tarafından bile takdirle karşılandı. Ruslar tarafından esir muamelesi yapılmadığı gibi esirlik kurallarına aykırı olarak kılıcını taşımasına da müsaade edildi.
Gazi Osman Paşa bir süre sonra Sultan II. Abdülhamid'in girişimleri neticesinde Rusya'dan İstanbul'a döndü. İstanbul'a gelişinde halk tarafından büyük sevgi ile karşılandı. Sultan II. Abdülhamid de Osman Paşa'yı sarayın önünde karşılayarak kucakladı ve bir kılıç hediye etti. II. Abdülhamid onu Mabeyn Müşirliği'ne tayin etmiş, kendisine daima büyük saygı göstermiş hatta iki kızını Osman Paşa'nın oğulları ile evlendirerek akraba da olmuştur.
Gazi Osman Paşa'nın Plevne'deki başarısı Türklere adeta yeniden hayat verdi. Osmanlı Devleti'nin savaşabileceğini ve Rusları yenmenin mümkün olduğunu ispatladı. Ayrıca Osman Paşa'nın kahraman küçük ordusunun kazandığı zaferler dünya kamuoyunu nispeten Türklerin lehine çevirdi. Osman PaşaAvrupa'da büyük şöhret kazandı.
Gazi Osman Paşa her şeyden önce kendi öz kültürüne ve dinine sıkı sıkıya bağlı olup bundan gurur duyan biridir. Yaratıcı düşünceye sahip, üstlendiği görevin sorumluluğunu idrak etmiş, ağır başlı, az fakat öz konuşan, sözünü kimseden sakınmayan, samimi, dürüst ve insanlara karşı sevgi dolu biridir. Gerçek bir vatanseverdir. Devletine kayıtsız bağlıdır. Harpler neticesi devletin mali bünyesi iyice yıpranmış olduğu bir dönemde rütbesine uygun maaş ve tayinatın tamamını almayıp, kendisinin ve ailesinin geçimi için gerekli olan miktardan fazlasını hazineye devretmiş olması onun özelliklerini gösteren en güzel örneklerden biridir.
68 yaşında vefat eden Gazi Osman Paşa’nın kabri, Fatih Camii avlusundadır. Türbesini, onu çok seven Sultan II. Abdülhamid yaptırmıştır.
Gazi Osman Paşa, temiz ahlâkı, kahramanlığı, samimi Müslümanlığı ve devlete olan bağlılığı ile günümüze kadar sevgi ile anılmıştır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
izzet hocam gerçekten siteniz çok güzel olmuş ben 6/E den emir ülgen saygılarımla
YanıtlaSil